Ben Kenan Çamurcu.
2 Şubat 1961’de İzmit’te (Kocaeli) muhafazakar orta sınıf bir ailede dünyaya geldim. Babam devlet memuruydu, TCDD’de makinist. Nispeten dindar bir aile ortamında yetiştim. Sağ muhafazakar bir kültür ortamında büyümeme rağmen o kültürün klişe ve ezberlerinin hayatımda hiç etkisi olmadı. Müesses olana hep tepkiliydim.
İzmit’te doğup büyümekle birlikte, babamın tayini nedeniyle çocukluğumun birkaç yılını önce Adapazarı (1965-67), sonra da Sivas’ta (1968-70) geçirdim. İlkokula Sivas’ta başladım. İzmit’e döndüğümüzde, o dönemde İzmit’in iyi okullarının başında sayılabilecek Seka İlkokulu’na kaydoldum ve ilk öğrenimimi burada tamamladım (1970-1972).
1971’de gerçekleşen askeri darbe, 1974’deki Kıbrıs savaşı gibi gelişmeler siyasal gelişmeleri yakından izlememe vesile olan önemli olaylardı. Ortaokul eğitimi sırasında (1973-1975), o zamanlar dindarların da içinde bulunduğu milliyetçi/ülkücü harekete ilgi duymaya başladım.
Lise yıllarında (1976-1978) çok kısa süreli İlerici Gençler Derneği (İGD) merakım, katıldığım toplantılarda dinî-kültürel habitatıma hakaretamiz laflar işittiğimde son bulunca Ülkücü hareketin mücadelesine katıldım.
O zamanki Ülkücülüğün, solcuların düzen karşıtlığının milliyetçi versiyonu olduğunu hatırlayalım. Genç Arkadaş dergisi bu eğilimin yansıdığı iyi örnekti. Fakat Ülkücülükte de yaşadığım doku uyuşmazlığının sebebi, hareketin vurdu kırdı işlere hevesi ile benim düşünme-okuma-yazma işine alakamdı.
1978’de başladığım halter sporu sayesinde sokaktan uzak durma arzum güçlü bir zemin kazandı. İzmit’te kapalı spor salonunun bir köşesine sıkıştırılmış alanda kendi başıma çalışarak kısa sürede başarılı bir halterci oldum.
1980’deki askeri darbeye kadar Ülkücü hareket içinde bulundum. Askeri darbe olduğunda İzmit’te arkadaşlarım gözaltına alınırken ben Ankara’da Avrupa Gençler Şampiyonası için hazırlıklarını sürdüren halter milli takım kampındaydım.
Annemin kitaplarımı, dergilerimi, tuttuğum notları alelacele ortadan kaldırmasının hemen sonrasında polisler eve gelmeye başlamış. Annem nerede olduğumu bilmediğini söyleyince evimizin bulunduğu çıkmaz sokağa günlerce gidip gelmişler.
Darbe şartlarında sorgusuz 3 ay hapiste tutulma uygulamasından halter milli takım kampında bulunmam sayesinde kurtuldum.
Bir yıl gecikmeli olarak gittiğim askerliğimi (1982) Türkiye şampiyonu milli halterci olarak Ankara’da Silahlı Kuvvetler Gücü Halter Takımı’nda yaptım (1981-1982).
1982’de İzmit’e döndüğümde İslami ilimlerde derinleşmeye karar verdim. Kendi çabamla Arapça öğrendim, İslami klasiklerin çoğunu okudum. Bir dönem (1983), merhum Sadreddin Yüksel’in öğrenim gördüğü Norşin medresesine gittim. Kürt meselesiyle tanışmamın burada olduğunu söyleyebilirim.
Norşin’de medreseye katıldığımın ertesi günü akşamüstü kahvede oturmuş çay içiyorken ileriden insanların gruplar halinde ayağa fırladığını gördüm. Bir başçavuş, yanında beş altı askerle (askerler silahlarını ellerine almışlardı) bana doğru ilerliyordu. Kalabalığı yararak. Geldi ve tam önümde durdu. Herkes ayaktaydı, bir tek ben oturuyordum. “Kalk ayağa!” diye bağırdı. “Neden” dedim, ama öfkeli yüzü ve silahlı askerler yüzünden kötü bir şey olabileceğini anlayıp tepkiyle sallana sallana kalktım. “Alın bunu” dedi. Askerler beni yakaladı ve karakola götürdüler. Gözaltından, Sadreddin Yüksel’in kayınbiraderi Şeyh Nuretttin’in ricasıyla salıverildim.
1983’te Refah Partisi kurulduğunda bir süre İzmit’teki parti çalışmalarına katıldım. Milli Gazete’de yazılar yazdım. Bu kapsamda Ebu Hanife’nin hayatını ve metodolojisini yorumladığım bir yazı dizisi kaleme aldım. Beğeni ile okunan bu yazı dizisinin yayınlandığı günlerde İzmit’te gazete abonelerinin evlerine sabah çok erken saatte gazeteyi dağıtıyordum. Gazete okurları, o yazı dizisinin yazarının kendilerine gazeteyi ulaştıran dağıtıcı olduğunu bilmeksizin.
Aynı yıl Milli Gazete’de yazdığım “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletin(dinin)dir” başlıklı, semantik analiz içeren yazım nedeniyle hakkımda 163. maddeye aykırılıktan soruşturma açıldı. Soruşturma takipsizlikle sonuçlandı.
1984’te Türkiye’de İslamcıların Konya merkezli olarak çıkarmaya başladığı Dönüşüm isimli dergide yazmaya başladım.
Aynı yıl, 1980 askeri darbesinden sonra İslami kesimlerin düzenlediği ilk kitlesel gösteri sayılan Filistin Mitingi’ni İzmit’te gerçekleştirdim.
Çok sayıda İslamcı aydını ve ilim adamını İzmit’e davet ettim ve konferanslar düzenledim.
Bir süre maişet için sokak satıcılığı yaparken aynı zamanda işçi olarak çalışmak üzere Kocaeli’deki fabrikaların hemen hepsine başvurdum, hiçbirinden olumlu sonuç alamadım. Bunun üzerine 1985 yılında İstanbul Üniversitesi Fars Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne girdim.
1985’te İstanbul Üniversitesi’ndeki bir grup İslamcı öğrencinin çıkardığı Girişim dergisinin yönetiminde yeraldım. Bu sırada İstanbul üniversitesindeki İslami faaliyetleri yöneten komitenin üyesi olarak seçildim.
1985 ve 1986’da İstanbul’da başörtüsü yasağına karşı düzenlenen büyük gösterilerin tertip komitesindeydim.
Bu dönemde Girişim dergisinde yayınlanan bir röportajım nedeniyle hakkımda soruşturma açıldı. Röportaj, Kanada Müslüman Kürt Öğrenciler Birliği’nin başkanı Azad Germiyani ile yapılmıştı ve Türk-Kürt kardeşliğinin yaşandığı Türkiye’de Kürtlere zenci muamelesi yapılmaması gerektiğini söylüyordu.
Savcı sorgu sırasında nereli olduğumu sordu. “Merak ettiğiniz buysa Kürt değilim” dedim. “Yahu” dedi, “Kürt değilsin madem, sanane birader.” “Kardeşliğimize sahip çıkmayalım mı, birbirimize düşman mı olalım, ileride işler daha kötüye gidebilir, şimdiden bunun tedbirini almayalım mı” dedim cevaben. Soruşturma takipsizlikle sonuçlandı.
1986’da, Sosyalist ve İslamcı yazarların birlikte çıkarmayı planladıkları derginin yayın kurulundaydım. Kurucular arasında Haşmet Babaoğlu, Ruşen Çakır, Mehmet Metiner, Ferhat Boratav da vardı. Dergi teşebbüsü başarılı olamadı.
1987’de 400 İranlı hacının hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan faciadan sonra Tahran’da düzenlenen hac konferansına katıldım. İslam dünyasından yüzü aşkın davetlinin bulunduğu konferansta röportajlar yaptım, izlenimlerimi pek çok yazıda dile getirdim. Davet programı kapsamında Humeyni’yi Cemeran’daki mescidde ziyaret eden heyetin içindeydim.
1987’de Girişim dergisinden ayrıldım ve Tevhid dergisinin kuruluşunda yeraldım. Aynı sırada Akademi adıyla bir yayınevi kurarak düşünce kitapları yayınlamaya başladım.
Bu arada Ayetullah Humeyni’nin önemli irfani eseri olan Sırr-ı Salat’ı tercüme ettim. Kitap Şura Yayınevi tarafından yayınlandı (1990).
Daha sonra Ali Şeriati’nin İktisat Sosyolojisi’ni (Dünya Yayınları, 1991) ve Murtaza Mutahhari’nin İslam İktisadının Felsefesi isimli kitabını (İnsan Yayınları, 1992) çevirdim. Ardından Allame Talagani’nin Pertevi ez Kur’an isimli tefsirini tercüme ettim. Eser yayınlanamadı.
Bu dönemde Günışığı FM’de haftalık tartışma programı Platform’un yapımcı ve sunucusuydum (1990-91). Yine aynı dönemde, aylık siyaset ve düşünce dergisi Nehir’in yayın yönetmenliğini yapıyordum (1991-92).
Daha sonra, felsefe, siyasetbilim ve İslam klasikleri kitapları yayınlayan İnsan Yayınları’nın editörlüğünü üstlendim (1992-93). Haftalık haber yorum dergisi Yeni Zemin’in yazarı ve yayın kurulu üyesi oldum (1992-93). Bu dergi kapandıktan sonra aylık düşünce dergisi Sözleşme’nin yazarı ve yayın kurulu üyesi oldum (1993-94). Aynı dönemde entelektüel dünyada itibarlı iki aylık sosyalbilimler dergisi Bilgi ve Hikmet’in yayın koordinatörüydüm (1993-94).
Aynı yıl (1994) Marmara Üniversitesi Ortadoğu ve İslam Ülkeleri Enstitüsü Siyasi Tarih ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde yüksek lisans programına girdim.
1994 Mahalli Seçimlerinde Refah Partisi’nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni kazanması üzerine kurulan İstanbul Organizasyon isimli şirketin başına geçtim. Şirket, belediye için kültürel ve entelektüel etkinlikler düzenliyordu. Erdoğan’ın belediye başkanlığı döneminde, yani 1994-98 tarihleri arasında onlarca uluslararası toplantı ve etkinlik düzenledik. İslam ve Batı dünyasından yüzlerce ilim adamı, entelektüel ve ulemayı İstanbul’da misafir ettik.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi için aylık şehir ve kültür dergisi İstanbullu’yu yayınlamaya başladım (1998-99).
Bu dönemde Ümraniye Belediyesi’nde fahri olarak kültür işleri danışmanlığı da yaptım (2000-2001). Ümraniye Belediyesi için aylık şehir, kültür ve düşünce dergisi Şehir Kültürü’nü çıkardım. (2001-2002). Aynı dönemde İstanbul Günlüğü isimli aylık şehir gazetesinin kurucusu ve yayın yönetmeni oldum (2002-2003).
2003’te, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından başlatılan kentlilik bilinci programı “Kentim İstanbul”un koordinatörlüğünü yürüttüm.
Program, tüm İstanbul'da üniversitelerde, liselerde, mahalle kahvelerinde, kültür merkezlerinde söyleşiler, seminerler, eğitimler, konserler gibi çok sayıda etkinlikten oluşuyordu. Son derece yoğun, karmaşık ve tempolu bir faaliyet olarak Türkiye'de kentlilik bilincinin geliştirilmesine yönelik ilk ve tek faaliyetti. Avrupa'da aynı temayla yapılmış emsalleri olmasına rağmen bu çap ve hacimde gerçekleştirilmiş örneği yok.
Organizasyon şemasını çıkartıp elliye yakın ofis çalışanını eğittiğim programda 250'yi aşan sanatçı, yazar, müzisyen ve aktivistin katılımıyla her gün çok sayıda mekanda tekrarlandı çalışma.
Buradan ayrıldıktan sonra Pendik Belediyesi başkan danışmanlığı görevini üstlendim (2003-2004). Pendik Belediyesi'nin entelektüel ve kültürel faaliyetlerde tüm Türkiye'de ve yurtdışında adını duyurduğu bir dönem oldu.
Aydınların Doğuyla, özellikle Ortadoğu ile yakınlaşma amacı taşıyan ortak girişimi Doğu Konferansı’nın sekreterliğini yaptım (2004-2006). Eşzamanlı olarak Skyturk TV’de Ortadoğu Masası programının yapımcısı ve sunucusuydum (2005-2006).
Samandıra Belediyesi başkan danışmanı (2005-2005) ve Beykoz Belediyesi başkan danışmanı (Mayıs 2005-Şubat 2006) oldum. Bu görev s
ırasında yayınladığım internet dergisi Bilgihikmet.com’daki yazılarım nedeniyle işten atıldım. Bir yıl sonra da kalp krizi geçirdim ve bypass ameliyatı oldum.
2006’da İBB eski başkanı Ali Müfit Gürtuna’nın liderliğindeki Turkuaz Hareket’in danışman kadrosunda yeraldım. Başarılı ve etkili bir entelektüel-politik hareketti ama partileşme planı başarılı olamadı. 2007 seçimlerine DYP ve ANAP’la birlikte ittifak halinde girme projesi de DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar’ın ittifaktan çekilmesiylebaşarısızlıkla sonuçlandı.
2009’da Saadet Partisi Genel Başkanlığı’na seçilen Numan Kurtulmuş’a entelektüel katkı veren grubun içindeydim. Partinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçim kampanyasında çalıştım.
2007’de kurduğum Fikritakip.com internet sitesinde 2010’a dek siyasi değerlendirmeler ve düşünce yazıları yazdım. 2015’te başlayan büyük sansür dönemine kadar televizyonlarda yorumcu olarak sıkça konuştum. Gazete ve dergilere röportajlar verdim. Üniversite öğrenci kulüplerinin davetine katıldım. Çeşitli etkinliklerde konuşmalar yaptım.
2013’teki Gezi olaylarından sonra Erdoğan’la çatışmaya giren Gülencilik hareketinin tasfiye edilmesi üzerine 2011’de başlayan bir soruşturmanın hedefi olduğum ortaya çıktı. Gülenci polis şefleri, Erdoğan’ı lideri yaptıkları bir örgütün şemasında bana da hücre liderliği rolü vermişler. Altmış küsur sayfalık soruşturma dosyasını yazılarım, katıldığım basın toplantıları ve etkinlikler, yazılarımda adlarını verdiğim kaynak kişilerle yaptığım görüşmeler ve uydurma telefon tapeleriyle oluşturmuşlardı.
Soruşturma kapsamında hakimlerin, birbiriyle alakası olmayan üç örgütle (ergenekon, elkaide, selam-tevhid) irtibatlandırarak 40 küsur kere kimliksiz her türlü takip kararı verdiği tek kişiyim ülkede. Tasfiye edilmeselerdi muhtemelen çok uzun süreli hapis hayatım başlayacaktı.
Fakat buradan Erdoğan’a minnettarlık çıkarmadım hiç. Çünkü Gülenciler bu fenalıkları onun iktidarı namına yaptı ve destek gördü.
Hapse girmedim ama Erdoğan’ın çevresinde benden iyilik ve destekten başka muamele görmemiş güçlü isimlerin ambargosu nedeniyle hayatım hapisteki gibi geçti son on yıldır. İşsiz, yoksul, zorluklarla dolu bir hayat. Müslümanların istibdadının “Denetimli
Serbest” cezası adliye mevzusundan öte yaşadığım hayat benim.
Benim karşılaştığım muamele yetmezmiş gibi, hukuk ve felsefe mezunu büyük kızım Meryem, Türkiye’nin en zor hakim-savcı sınavını ardarda üç kez üst sıralarda kazandığı halde bir dakika bile sürmeyen toplu mülakatlarda reddedildi. Bunu önceden tahmin ettiğim için AK Parti’de milletvekili ve yönetici olan eski tanıdıklardan bana öfkeyle kızıma zulmedilmemesi için aracı olmalarını rica ettim mülakatlardan önce. Vasıf ve liyakatına bakılmadan işe alınsın diye değil, zulmedilmesin, hakkı yenmesin, gerçek anlamda mülakat sınavına alınsın diye kızı için torpil yapmaya çalışan tek kişi ben olabilirim memlekette.
2018-2023 arasında TBMM’de CHP Milletvekili Prof. Dr. Cihangir İslam’ın ofisinde milletvekili danışmanı olarak görev yaptım. Kanun tekliflerimiz, araştırma ve soru önergelerimiz, komisyon raporları vs. ile binlerce sayfalık yoğun bir çalışma dönemi geçirdik.
Bir de hatıra bıraktık Meclis’e. Küçük kızım Zeyneb’in Halkla İlişkiler Binası’nın ilerisinde tenis kortunun yanındaki alana diktiği ağaç. En son gördüğümde başı göğe ermişti.
2020’de Kocaeli Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünde doktora programına alınmamı rica ettim akademik heyetten. Bir süredir devam eden “İslam’ın erken döneminde kamusallığın yapısal dönüşümü” çalışmamı akademide doktora tezi olarak yazma hevesiydi. Fakat hevesim kaçtı, yeterlilik sınavı aşamasında yarıda bıraktım.
15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra otokratik kıvamı iyice artmış siyasi rejimin ekonomisinde kamu yönetimi ve medyada iş bulmam tamamen imkansızlaştı. 2022’de etkileri ortaya çıkan ağır ekonomik çöküşün başlangıcına kadar emeklilik geliri nispeten işe yarıyorken 2023’te emekli maaşı ev kirasını ancak ödeyebilen seviyeye gerilemişti. Bu nedenle TBMM’deki işin sona ermesinin ardından iş bulamayınca 2024’te fabrika personel servisi şoförü olarak çalışmaya başladım. Sitenin adı Trucktatus oradan geliyor.
“Trucktatus” Latince “treatise”, yani risale, inceleme anlamında. Arapça ve Türkçedeki “tahkik” kelimesi. Spinoza ile Wittgenstein’ın eserleriyle özdeşleşmiş “tractatus” kelimesine nazire bir kelime oyunu. Benim dramama uyarlanmış şekli.
2024’te Kocaeli Üniversitesi Felsefe bölümünde yüksek lisans programına kayıt yaptırmama rağmen servis şoförü olarak çalışmaya mecbur kalınca devam edemedim.
Kutuplaşmanın yeni norm haline geldiği ülkede, kırk yılı aşkın deneyimime, niteliklerime ve eğitimime uygun bir iş bulamadım; bu yüzden hayatımı kazanmak için direksiyon başına geçtim. Bu durumda, vazgeçmek istesem de kopamadığım felsefi uğraşım, kaçınılmaz olarak “şoför koltuğunda felsefe” oluyor. Yazılarımı genellikle araç kullanırken zihnimde yazıyorum, o nedenle. Muhafazakar istibdadın politik tahakkümünde hayatın şaşırtıcı sürprizi ve şakası.
Muhafazakarların hafızasızlığı ve çok şeyi değersizleştirmesi kuru, neşesiz, eğlencesiz bir hayat üretti. Keyifsizliğin yaygın hal olması bundan.
Muhafazakarlar niteliksiz, süfli ve zevksiz dünyalarını çok önemli sanıyor ve bu yavanlığı tüm topluma dayatıyor. Gelişmiş ülkede heyecan yaratacak durumlar bu ülkede değersiz. Kocaeli’de halter sporu benimle başladı desem yeridir. 1978’deki ilk Türkiye ikinciliğimle halter sporu Kocaeli’nin adını duydu. Şehrin ilk Türkiye şampiyonu ve ilk milli haltercisiyim. Fakat seneler sonra 2023’te şehrime döndüğümde, masterler müsabakalarına katılma hevesim nedeniyle halter salonunda çalışma talebim oraya sorumlu atanmış kişi tarafından geri çevrildi. Şehrin ilk şampiyon ve milli haltercisi, şehrin halter salonuna giremedi yani.
Akademi hevesim ve maceram da aynı bahisten. 2020’de Kocaeli Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünde doktora programına kayıt yaptırmak istediğimde akademik kadro, altmış yaşında doktorayla ne işim olduğunu sorgulamış. İyi bir ülkede sevinçle destek görecek girişimim burada akademinin fiyaskosu içinde çürütülmeye çalışıldı. Başardılar da. Yeterlilik sınavı aşamasında yarıda bıraktım doktoramı.
Muhafazakarlık bu ülkenin başına gelmiş en büyük felaket olabilir. İran’daki örnek ise en ileri vaka kuşkusuz.
1980'lerin ortasında Amerika'da üretilen Macintosh Plus'ı 80'lerin sonunda Türkiye'de satın alan ve 1994'te bireysel internet hizmeti başladığında evinde internet kullanan biriyim. Analog döneme de aktif biçimde katıldım, şu anda yapay zeka çağına da. Seküler ya da muhafazakar otoriterliğin, ilkellik ve yavanlığın, zevksizlik ve neşesizliğin diş geçiremeyeceği dirençteki azmime güvenimi hiç kaybetmedim.
Şimdilerde Farsça, Arapça, İngilizce kaynakları kullanarak makaleler yazıyor ve ilginç hayat macerasını yaşamaya devam ediyorum.
1994’ten başlayarak fikri bana ait ve yönettiğim çok sayıda faaliyetten bazıları şunlar:
MARDİN’DE DEĞİŞİM VE GELECEK ARAYIŞI: YEREL KALKINMA, YEREL DEMOKRASİ VE SOSYAL DOKUNUN REHABİLİTASYONU / 27-28 Haziran 2009, Mardin Belediyesi
DOĞU KONFERANSI TÜRKİYE AYDINLAR BULUŞMASI / 8-10 Ekim 2004, Doğu Konferansı İnisyatifi
KAMU YÖNETİMİ REFORMU: DEMOKRATİKLEŞMENİN EŞİĞİ / 11 Eylül 2004, Türk Dünyası Belediyeler Birliği
YEREL KALKINMADA BELEDİYELERİN ROLÜ SEMPOZYUMU / 24 Ocak 2004, Pendik Belediyesi
KÜRESEL BEKLENTİLER VE TÜRK DEMOKRASİSİ SEMPOZYUMU / 28 Ekim 2000, Pendik Belediyesi
2000 YILI PERSPEKTİFİ SEMPOZYUMU / 20-21 Mart 1998, İstanbul Büyükşehir Belediyesi
KÜLTÜRLERARASI DİYALOG SEMPOZYUMU / 7-8 Mart 1998, İstanbul Büyükşehir Belediyesi
DEMOKRASİ SEMPOZYUMU / 13-14 Aralık 1997, İstanbul Büyükşehir Belediyesi
ULUSLARARASI DEMOKRASİ, HUKUK VE İNSAN HAKLARI KONFERANSI 26-28 EYLÜL 1997, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi
2010 YILININ İSTANBUL’UNA DOĞRU KENT ZİRVESİ / 7-8 Haziran 1997, İstanbul Büyükşehir Belediyesi
ULUSLARARASI İSLAM VE MODERNİZM KONFERANSI / 22 Şubat 1997, İstanbul Büyükşehir Belediyesi
HABITAT II KENT ZİRVESİ - ULUSLARARASI BİLİMSEL TOPLANTILAR / 3-12 Haziran 1996, İstanbul Büyükşehir Belediyesi
İSLAM ÜLKELERİNDE DEMOKRASİ TECRÜBESİ PANELİ / 17 Mart 1996, Pendik Belediyesi
ULUSLARARASI İSLAM DÜŞÜNCESİ KONFERANSI / 15-16 Mart 1996, İstanbul Büyükşehir Belediyesi
DOĞUDAN BATIDAN AYLIK BULUŞMALAR DİZİSİ / Ekim 1995-Mayıs 1998, İstanbul Büyükşehir Belediyesi
Editörlüğünü yaptığım kitaplar:
* Yerel Kalkınmada Belediyelerin Rolü (Sabancı Üniversitesi-Pendik Belediyesi, 2004)
* Avrupa Birliği ve Türkiye’de Bölgesel Yönetişim (Sabancı Üniversitesi-Pendik Belediyesi, 2004)
* Yerel Yönetimler Uluslararası Proje Finansman Kaynakları (Dr. Cengiz Aktar, Pendik Belediyesi, 2004)
* Türk Dünyası Belediyeler Birliği: yeni bölgesel işbirliği imkanına doğru (Pendik Belediyesi, 2004)
* Yerel Yönetimler ve Spor (Pendik Belediyesi, 2004)
* İstanbul Küresel Turizmin Ekseni Olabilir mi? (Pendik Belediyesi, 2004)
* Pendik Yerel Kalkınma Platformu (Pendik Belediyesi, 2004)
* İnsan Hakları 2003: Pendik değerlendirme toplantısı (Pendik Belediyesi, 2004)
* Demokratikleşmenin Eşiği: yerel yönetimler ve kamu reformu (Pendik Belediyesi, 2003)
* AB Üyelik Sürecinde Merkeziyetçilikten Yerelleşmeye (Pendik Belediyesi, 2003)
* Küresel Şehirler Yarışında İstanbul (Pendik Belediyesi, 2003)
* İnsan Hakları Duyarlılığı Oluşturmada Yerel Yönetimlerin Rolü (Pendik Belediyesi, 2003)
* İstanbul’da Birlikte Yaşama Tecrübesi (Pendik Belediyesi, 2003)
* Finansın Küresel Dolaşımı ve İstanbul (Pendik Belediyesi, 2003)
* Dini Bilginin Evrimi: Abdulkerim Suruş ve fikirleri (Pendik Belediyesi, 1995)
Teliflerim:
* Ortadünya Jeopolitiğinde Uyanış: Kapitokrasinin bahar kampanyasına rağmen ümmi isyanların kimliği (Feta Yayıncılık, 2013)
* Asimetrik Vakalarda Kıble Tayini: Muhafazakar yeni Türkiye'de yön bulma kılavuzu (Destek Yayınları, 2012)
* Can Havliyle Düşünceler (Şehir Yayınları, 2006)
* AK Parti’nin Stra-trajik Meseleleri (Şehir Yayınları, 2005)
* Firuze Köprüde Üçüncü Cumhuriyet: Velayet demokrasisinden demokratik cumhuriyete İran (Şehir Yayınları, 2000)
Tercümelerim:
* Seyrü Süluk (el-Mustafa Yayınları, 2024)
* Yeni Kelam / Edisyon (el-Mustafa Yayınları, 2017)
* Velâyette Tevhid Ya da Dinin Cevheri (el-Mustafa Yayınları, 2017)
* Kur'an İlimleri Metodolojisi (el-Mustafa Yayınları, 2015)
* Ali Şeriati'den Vecizeler / Derleyen: Muhsin Nîkbaht (Önsöz Yayıncılık, 2014)
* Hadisi Anlama Metodolojisi (el-Mustafa Yayınları, 2014)
* Ruhsal Hijyen (edisyon) (el-Mustafa Yayınları, 2013)
* Tefsir Ekolleri (3 cilt) / Ali Ekber Bâbâî (el-Mustafa Üniversitesi Türkiye Temsilciliği, 2012-2013)
* Ammar b. Yasir (Feta Yayıncılık, 2013)
* Kur'an Dilinin Analizi ve Kur'an'ı Anlama Metodolojisi / Muhammed Bâkır Saidirûşen (el-Mustafa Üniversitesi Türkiye Temsilciliği, 2012-2012)
* Muhtelif Eserler / Ali Şeriati (Fecr Yayınları, 2012)
* Dünyagörüşü ve İdeoloji /Ali Şeriati (Fecr Yayınları, 2011)
* Tevhid Risaleleri / Seyyid Muhammed Hüseyin Tabatabai (İnsan Yayınları, 2010)
* Kalender ve Kale: Sühreverdi'nin hayat hikayesi / Seyyid Yahya Yesribi (İnsan Yayınları, 2010)
* İrfan Felsefesi / Seyyid Yahya Yesribi (İnsan Yayınları, 2010)
* İslam İktisadının Felsefesi / M. Mutahhari (İnsan Yayınları, 1992)
* İktisat Sosyolojisi / A. Şeriati (Dünya Yayınları, 1991)
